Üzgünüm başka bir taahhütüm var.
- I'm sorry, I have another commitment.
Tom taahhütten yoksundu.
- Tom lacked commitment.
Almanlar, Avrupa Birliği ve onun kurumlarına büyük bir bağlılık gösteriyor.
- Germans show an enormous commitment to the European Union and its institutions.
Brezilya, geçmişe bağlılık göstermeyen genç bir ülkedir.
- Brazil is a young country without a commitment to the past.
Ne yazık ki bir sözüm var.
- Unfortunately, I have a commitment.
Ne yazık ki başka sözüm vardı.
- Unfortunately, I had another commitment.
Mary Tom'un sorumluluktan korktuğunu söylüyor.
- Mary says that Tom is afraid of commitment.
Mary Tom'un sorumluluktan korktuğunu düşünüyor.
- Mary thinks Tom is afraid of commitment.
Evlilik ömür boyu sadakattir.
- Marriage is a lifelong commitment.
Üzgünüm, başka taahhütlerim var.
- Sorry, I have other commitments.
Benim başka taahhütlerim var.
- I've got other commitments.
... throughout this presidency is a commitment to build a clean-energy economy in this country. ...
... to make that commitment real tonight I ask every business lead ...