color laid on; paint

listen to the pronunciation of color laid on; paint
Englisch - Türkisch

Definition von color laid on; paint im Englisch Türkisch wörterbuch

painting
{i} tablo

O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum. - If I had bought the painting then, I would be rich now.

Bunlar kimin tabloları? - Whose paintings are these?

painting
{i} resim

O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi. - He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.

Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir. - This is a picture of her own painting.

painting
yağlı boya

Bu yağlı boya tablo 17. yüzyıldan kalma. - This oil painting dates from the 17th century.

Ünlü yağlı boya resim açık artırmada 2 milyon dolara satıldı. - The famous oil painting was sold at the auction for 2 million dollars.

painting
boyayarak

Tom sabahı tavanı boyayarak geçirdi. - Tom spent the morning painting the ceiling.

Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdi. - Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.

painting
boyama resim
painting
nakkaşlık
painting
yağlıboya resim
painting
keste
painting
ressamlık

Ressamlık onun hayatının büyük aşkıydı. - Painting was the great love of his life.

O, ressamlık için yeteneklidir. - He has an aptitude for painting.

painting
{f} boyama

Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü. - Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.

Sanırım Tom geçen yaz ahırı boyamaya zaman ayırmadı. - I guess Tom didn't get around to painting the barn last summer.

painting
resim yapma sanatı
painting
{i} resim sanatı

İş resim sanatına gelince tam bir amatörüm, ama bu tabloyu gerçekten beğeniyorum. - I'm just an amateur when it comes to art, but I really like this painting.

O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı. - He brought the art of painting to perfection.

painting
resmet/boya
painting
{i} boyacılık, badanacılık
painting
boyacılık/ressamlık/resim
Englisch - Englisch
painting
color laid on; paint
Favoriten