Gökkuşağı yedi renklidir.
- The rainbow has seven colors.
Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil.
- We have the extra-large size, but not in that color.
Onun Kolorado'da büyük bir çiftliği var.
- He has a large farm in Colorado.
Tom ofislerimizi boyamak için renk seçti.
- Tom chose the color to paint our offices.
Saçını boyamak için ne renk istersin?
- What color do you want to dye your hair?
Sonunda gerçek yüzünü gösterdi.
- He has finally shown his true colors.
Sami çok geçmeden gerçek yüzünü gösterdi.
- Sami soon showed his true colors.
Onları memnun etmek için adını değiştirdin, ama bu ırkçılar ten rengini değiştirmeni de isteyecekler. Yapabilir misin bunu?
- You have changed your name to please them, but these racists are gonna also ask you to change the color of your skin. Can you do that?
Benimle aynı ten rengin var.
- You have the same skin color as me.
Sami çok geçmeden gerçek yüzünü gösterdi.
- Sami soon showed his true colors.
Sonunda gerçek yüzünü gösterdi.
- He has finally shown his true colors.
Resim bunun aksine renkli.
- The picture is colorful in contrast with this one.
Onun hikayesi oldukça renkli.
- His story is highly colored.
Kadınlar renkli şemsiyeleri severler.
- Women like colorful umbrellas.
Erkek tavus kuşunun renkli kuyruk tüyleri vardır.
- The male peacock has colorful tail feathers.
Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur.
- Colorless green ideas sleep furiously.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
Elbiseniz cenaze töreni için çok renkli.
- Your dress is too colourful for a funeral.
Çiçekler parlak ve renkliydi.
- The flowers were bright and colourful.
On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.
- There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.
Parlak renkleri severim.
- I like the bright colours.
Yaşamın birçok dil olmadan ne kadar fazla renksiz olacağını düşünemiyorum.
- I can't imagine how much more colourless life would be without multiple languages.
Renkli kontak lensler takmaya başlamam gerektiğini düşünüyor musun?
- Do you think that I should start to wear coloured contact lenses?
Onun hikayesi oldukça renkli.
- His story is highly colored.
Sırt çantamın içinde birçok renkli dolma kalemler, kırmızı olanlar, mavi olanlar , yeşil olanlar v.s var.
- Inside my backpack there are many colored pens, red ones, blue ones, green ones, etc.
Son zamanlarda düşen kar, dağı beyaza boyadı, bu gerçekten güzel.
- The snow that fell recently has coloured the mountain white, it is truly beautiful.
Tom ve Mary Paskalya için birkaç yumurta boyadı.
- Tom and Mary coloured some eggs for Easter.
Bu kültürde insanlar rengarenk giyinirler.
- People dress colorfully in that culture.
Bütün rengarenk çiçeklerin güzelliklerine hayran kaldım.
- I admired the beauty of all the colorful flowers.
Bir rulo renkli film lütfen.
- One roll of color film, please.
Bahçemiz renk renk çiçeklerle dolu.
- Our garden is full of colorful flowers.
Tepe sonbahar renkleri ile parlıyor.
- The hill glows with autumnal colors.
Amerikan bayrağının renkleri kırmızı, beyaz ve mavidir.
- The colors of the American flag are red, white and blue.
Gökkuşağı yedi renklidir.
- The rainbow has seven colors.
Onun siyahi insanlara tepeden bakma alışkanlığı vardı.
- He has a habit of looking down on coloured people.
Çiçekler parlak ve renkliydi.
- The flowers were bright and colourful.
Onun yerine bana söyleyebilir misin, neden ekrandaki gezegenler oldukları şekilde renklendirilmiştir?
- Can you tell me instead, why the planets on the screen are coloured the way they are?
Onun yerine bana söyleyebilir misin, neden ekrandaki gezegenler oldukları şekilde renklendirilmiştir?
- Can you tell me instead, why the planets on the screen are coloured the way they are?
Hint bayrağına üç renkli bayrak denir, çünkü safran, beyaz ve yeşil, üç renkli çizgileri var.
- The Indian flag is called the tricolour because it has stripes of three colours – saffron, white and green.
Bahçemiz rengarenk çiçeklerle doludur.
- Our garden is full of colorful flowers.
Bütün rengarenk çiçeklerin güzelliklerine hayran kaldım.
- I admired the beauty of all the colorful flowers.
We could color the walls red.
That interpretation certainly colors my perception of the book.
Most languages have names for the colors black, white, red, and green.
My kindergartener loves to color.
He referred to the white flag as one drained of all color.
Color television and movies were considered a great improvement over black and white.
Humans and birds can perceive color.
Could you give me some color with regards to which products made up the mix of revenue for this quarter?.
colloquial) Color me confused.
a bit of local color.
Color has been a sensitive issue in many societies.
Despite the fact that race is embedded in American social life, color blindness has recently emerged as the dominant ideology of race.
... And it's just got like every color in the rainbow. ...
... My question is, for your wedding, what color nail polish ...