Sen soğukkanlı bir insansın, değil mi?
- You are a cold-blooded person, aren't you?
Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
- Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
Suç soğukkanlılıkla işlendi.
- The crime was committed in cold blood.
Elizabeth Alister'i soğukkanlılıkla öldürdü.
- Elizabeth killed Alister in cold blood.