Dün hava korkunç derecede soğuktu.
- It was terribly cold yesterday.
Bu soğuk değil, sıcak.
- This is hot, not cold.
Tom'un elleri üşümüştü.
- Tom's hands were cold.
Çok üşümüş hissetmiyorum.
- I don't feel too cold.
Lütfen nezle olmayın!
- Please don't be cold!
Sonunda nezlesi geçti.
- She has finally recovered from her cold.
Tom üşümekten hoşlanmıyor.
- Tom doesn't like to be cold.
Birçok öğrenci soğuk algınlığından dolayı okula gelmedi.
- Several students were absent from school because of colds.
Yatmaya gitmeden önce üç tablet soğuk algınlığı ilacı aldım.
- I took three tablets of a cold medicine before going to bed.
Hava daha da soğumuş gibi görünüyor.
- It seems to have gotten colder.
Tom üşümediğini söyledi.
- Tom said he wasn't cold.
Tom'a üşüyüp üşümediğini sordum ama o başını salladı.
- I asked Tom if he was cold, but he shook his head.