O bir iş arkadaşını arabayla götürdü.
- She gave a lift to a co-worker.
Tom bir grup iş arkadaşıyla dışarı çıktı.
- Tom went out with a group of co-workers.
Onun hakkında meslektaşlarımla konuştum.
- I talked to my coworkers about it.
Mary bir meslektaşı ile uyudu.
- Mary slept with a coworker.
İş arkadaşı otobüsü kaçırmış olduğunu iddia etti.
- The coworker claimed he had missed the bus.
Tom Mary'nin bir iş arkadaşıyla flört ettiğini gördü.
- Tom saw Mary flirting with a coworker.
O bir meslektaşa güvendi.
- She trusted a co-worker.
O gerçekten çok çalışıyor ve onun meslektaşları bunun için ona saygı duyuyor.
- He works really hard, and his co-workers respect him for it.
He heard from a coworker that the company planned to merge those departments.
... a factory worker is CEO of America's largest automaker ...
... that shows the worker skill breakdown. ...