His speech met with enthusiastic applause.
- Onun konuşması coşkulu alkışlarla karşılandı.
This book is a result of his enthusiastic research.
- Bu kitap, onun coşkulu araştırmasının bir sonucudur.
There were a lot of excited fans in the stadium.
- Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı.
Tom wrote Mary a glowing recommendation.
- Tom Mary'ye coşkulu bir tavsiye yazdı.
I've never felt so exhilarated.
- Çok coşkulu hissetmedim.
Mastering science is an ardent wish of our youth.
- Bilim Mastering gençlerimizin coşkulu bir isteğidir.
Tom's enthusiasm is contagious.
- Tom'un coşkusu bulaşıcıdır.
He has great enthusiasm.
- Onun büyük bir coşkusu vardır.
In all the excitement the 30 minute show-time passed in a flash.
- Coşku içerisinde, 30 dakikalık bir show-zamanı çok çabuk geçti.
Tom wrote Mary a glowing recommendation.
- Tom Mary'ye coşkulu bir tavsiye yazdı.
Tom glows with enthusiasm.
- Tom coşkuyla parlıyor.