Evim otobüs durağına yakın.
- My house is close to a bus stop.
Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.
- In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.
Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
- Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
Ben bu projeye karşıyım.
- I am against this project.
Pencereleri kapamak zorundayız.
- We have to close the windows.
Evim otobüs durağına yakın.
- My house is close to a bus stop.
En yakın tren istasyonu nerede?
- Where is the closest train station?
Uzlaşmak benim kurallarıma aykırıdır.
- It's against my rules to compromise.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Pencereleri kapatmak zorundayım.
- I have to close the windows.
Onların neden restoranı kapatmak için zorlandıklarından emin değilim.
- I'm not sure why they were forced to close the restaurant.
Yen dolar karşısında hâlâ düşük.
- The yen is still low against the dollar.
Yen'in dolar karşısında değer kaybetmesi bekleniyor.
- The yen is expected to lose value against the dollar.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
- Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
Onları yakından incelediler.
- They studied them closely.
Tom, ona daha yakından baktı.
- Tom took a closer look at it.
Nagano'ya giden yol trafiğe kapalı.
- The road to Nagano is closed to traffic.
Gözleri kapalı müzik dinledi.
- He listened to the music with his eyes closed.
Sizden sonra kapıyı kapatın.
- Close the door after you.
O, tam kapanmadan önce, o son dakikada dükkâna gitti.
- He went to the store at the last minute, just before it closed.
Tom'un ağız kokusu var ve arkadaşları ona çok yaklaşmak için isteksiz.
- Tom has halitosis and his friends are reluctant to get too close to him.
Ben sana yaklaşmak istiyorum.
- I want to get closer to you.
Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
- You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
O sinekkaydı bir tıraştı.
- That was a close shave.
Havaalanı çevresindeki hava sahası geçici olarak kapatılmıştı.
- The airspace around the airport was closed temporarily.
Kapılar kapatılmıştı.
- The doors were closed.
Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.
- We all need to pay closer attention to what Tom says.
O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
- He wants to keep a close eye on the rules.
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
- It was very stuffy in that room with all the windows closed.
Bazı demir yolları kapanmak zorunda kaldı.
- Some railroads had to close down.
Saatler içinde, diğer bankaların çoğu kapanmak zorundaydı.
- Within hours, many of the other banks had to close.
Çok az sayıda samimi arkadaşı var.
- She has very few close friends.
Biz gerçekten samimiyiz ve birbirimize her şeyi söyleriz.
- We're really close and we tell each other everything.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Lütfen pencereyi kapat.
- Please close the window.
Daha yakına gel ve bu resme bir göz at.
- Come closer and have a good look at this picture.
O gittikçe daha yakına taşındı.
- It moved closer and closer.
Seçim sonuçları son derece yakın.
- The election results were extremely close.
Dolap kapısı sıkıştı.
- The closet door is stuck.
Tom gözlerini sıkıca kapattı.
- Tom closed his eyes tightly.
Leyla dar görüşlü, kibirli bir kişidir.
- Layla is a close-minded arrogant person.
Leyla gerçekten dogmatik ve dar görüşlü bir kişidir.
- Layla is a really dogmatic and close-minded person.
Tom gözlerini sıkıca kapattı.
- Tom closed his eyes tightly.
O, onun arkasından kapıyı sıkıca kapattı.
- She closed the door tightly behind her.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
It rained for close to forty days and forty nights.
The project is close to finished.
The chair was close to the window.
There is nothinge so close, that shall not be openned, and nothinge so hyd that shall not be knowen.
Jim was listening to headphones with his eyes closed.
law Of a corporation or other business entity, closely held.
He has closed the last two games for his team.
Is your house close?.
The runner in second place is closing the gap on the leader.
We owe them our thanks for bringing the project to a successful close.
close the session.
... number of children per woman, per lifetime was very close to five. Today, the average ...
... we would increase GDP by close to 2 percent; ...