Asla merhamet istemeyeceğim.
- I'll never ask for clemency.
Santa Ana merhamet için yalvardı.
- Santa Ana begged for mercy.
Savunma avukatları merhamet için yalvardılar.
- Defense lawyers appealed for mercy.
Sadece zavallı karıma acımalısın.
- You just have to have mercy on my poor wife.
Burada merhamet yok, Pinokyo. Senin canını bağışlıyorum. Harlequin senin yerine yanmalı. Ben acıktım ve akşam yemeğim pişirilmeli.
- There is no mercy here, Pinocchio. I have spared you. Harlequin must burn in your place. I am hungry and my dinner must be cooked.
Sadece zavallı karıma acımalısın.
- You just have to have mercy on my poor wife.
Yoksul insanlar zalim diktatörün insafındaydı.
- The poor people were at the mercy of the cruel dictator.
A death sentence for Kasab, seen to represent Pakistan, will be widely supported in a frenzy of righteous retribution. Presidential clemency is politically improbable.