Tom üzerinde oturma odası eşyası işaretli bir karton kutuyu açtı.
- Tom opened a cardboard box marked living room stuff.
Geminin bir işaretli listesi vardı.
- The ship had a marked list.
Takvimimde doğum gününü işaretledim.
- I marked your birthday on my calendar.
Tom bir cümleyi sarı bir fosforlu kalemle işaretledi.
- Tom marked a sentence with a yellow highlighter.
Hayat belirgin şekilde gelişti.
- Life has improved markedly.
Muhalefet daha belirgin oluyor.
- Opposition is becoming more marked.
The eighth century BC saw a marked increase in the general wealth of Cyprus.