Definition von ci̇n im Türkisch Englisch wörterbuch
- cin
- gin
Tom had what looked like a gin and tonic in his hand.
- Tom'un elinde cin ve toniğe benzeyen bir şey vardı.
Tom stood in the corner of the room with a gin and tonic in his hand.
- Tom elinde bir cin ve tonikle odanın köşesinde durdu.
- cin
- elf
- cin
- (Din) jinn
- cin
- demon
A terrible demon lives in the forest.
- Ormanda korkunç bir cin yaşar.
The Europeans hired an exorcist to cleanse their continent of demons.
- Avrupalılar iblislerin kıtasını temizlemek için bir cinci hoca tuttu.
- cin
- goblin
I don't believe in ghosts and goblins.
- Ben hayaletlere ve cinlere inanmıyorum.
- cin
- gin (alcoholic drink)
- cin
- puck
- cin
- Geneva
- cin
- clever person
- cin
- hobgoblin
- cin
- genie, demon, elf, spirit, goblin; (içki) gin
- cin
- Hollands
- cin
- white satin
- cin
- sprite
- cin
- genie
The genie asked Tom to make three wishes.
- Cin, Tom'un üç dilek dilemesini istedi.
It was Mary's greatest wish to look just like her Barbie doll. The evil genie interpreted this wish too literally.
- Barbie bebeğine benzemek Mary'nin en büyük dileğiydi. Kötü cin bu dileği çok harfiyen yorumladı.
- cin
- gnome
Gnomes live in this forest.
- Cinler bu ormanda yaşıyor.
- cin
- jinnee
- cin
- hob
- cin
- gremlin
- cin çıkarmak
- exorcize
- cin gibi
- shrewd
- cin 3
- gin 3
- cin fikirli
- wily
- cin fikirli
- astute
- cin gibi
- astute
- cin gibi
- quick-witted
- cin gibi
- as fresh as paint
- cin gibi
- clever
- cin gibi
- wide awake
- cin gibi
- impish
- cin gibi
- gnomish
- cin gibi
- elvish
- cin gibi
- arch
- cin gibi
- elfin
- cin gibi
- puckish
- cin gibi
- sharp-witted
- cin gibi çocuk
- elf
- cin gibilik
- shrewdness
- cin gibilik
- astuteness
- cin ile yapılan bir kokteyl
- gimlet
- cin tonik rica ediyorum
- I'll have a gin and tonic
- cin çarpması
- possession
- cin çarpmış gibi
- like a man possessed
- cin çarpmış kimse
- energumen
- cin çarpmışa dönmek
- to in a terrible state, to be shocked
- cinler
- genii
- ayrıntı çekimi cin
- close-up
- cin
- bogey
- cin
- bogy
- cin
- djinn
- cin
- bogie
- cin
- devil
- cin
- evil
It was Mary's greatest wish to look just like her Barbie doll. The evil genie interpreted this wish too literally.
- Barbie bebeğine benzemek Mary'nin en büyük dileğiydi. Kötü cin bu dileği çok harfiyen yorumladı.
Tom believes that there are good and evil demons.
- Tom iyi ve kötü cinler olduğuna inanır.
- cinler
- elves
Elves have a strong connection to nature.
- Cinlerin doğayla güçlü bir bağlantısı vardır.
- cin
- daemon
- cin
- spirit
- cin
- ghoul
- kızıl cin
- (Astronomi) Red sprite; Red sprites appear as luminous reddish-orange, plasma-like flashes, that occur above thunderstorms into atmosphere about 95km altitude. They occur when there is an electrical discharge on neutral nitrogen molecules in a lightning storm
- cin
- rut
- cin
- familiar
- cin
- genius
- cin
- {i} jinni
- cin
- arrack
- cin
- bogle
- cinler
- jinn
One day, Mary showed Tom her true form. She was one of the jinn.
- Bir gün, Mary Tom'a gerçek formunu gösterdi. O cinlerden biriydi.
- cinler
- spirit able to supernaturally influence mankind (Islamic Mythology)
- cinler
- wee
- cüce cin
- goblin
- cüce cin
- leprechaun
- dağınık ışık cin
- borderlight
- dizi film cin
- serial, serialized film
- dublaj yapmak cin
- to dub
- dudak eşlemesi cin
- coordination of dubbed sound to lip movements
- film oynamak cin
- (for a movie) to play, be shown
- film oynatmak cin
- to play a movie, show a film
- in cin top oynamak
- (for a place) to be completely deserted: Sokakta in cin top oynuyordu. The street was completely deserted
- in misin, cin misin?
- Are you a person or are you a jinni? (phrase often used in Turkish fairy tales)
- kaydırma yapmak cin
- to dolly
- koruyucu cin
- guardian spirit
- kötü adam cin
- heavy, bad man, villain
- optik kaydırma cin
- zoom
- uçak kazasına neden olduğuna inanılan minik cin
- gremlin
- yaramaz ve gürültücü cin
- poltergeist
- ırlanda masal kahramanı cüce cin
- leprechaun
- şakacı cin
- sprite
- şişeye kapatılmış cin
- bottle imp