Öğrenciler en yüksek sesli tezahüratı alıyor.
- The students receive the loudest cheers.
Astronotlar kendi coşkulu tezahüratları ve alkışlarlarıyla karşılandı.
- The astronauts were greeted by their enthusiastic cheers and applause.
Astronotlar kendi coşkulu tezahüratları ve alkışlarlarıyla karşılandı.
- The astronauts were greeted by their enthusiastic cheers and applause.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
İlginiz için teşekkür ederim.
- Thank you for your interest.
Sizi neşelendirmek için uğraşıyorum.
- I'm trying to cheer you up.
Seni neşelendirmek istiyorum.
- I want to cheer you up.
O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür.
- She is always cheerful and smiling.
O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür.
- He is always cheerful and smiling.
Açıklaman için teşekkürler.
- Thank you for your explanation.
Hayır, teşekkürler. Tokum.
- No, thank you. I'm full.
Gidip tezahürat yapmak istiyorum.
- I want to go and cheer.
Onlar kim için tezahürat yapıyorlar?
- Who are they cheering for?
Annem, kaygısız, neşeli ve iyi huyludur.
- My mother is carefree, cheerful and good-natured.
Tom Mary'yi neşelendirmek istiyor.
- Tom wants to cheer Mary up.
Beni neşelendirmeye çalışmaktan vazgeç.
- Stop trying to cheer me up.
Arkadaşıma kupa verildiği zaman sevinçle bağırmaktan başka bir şey yapamadım.
- I could not but cheer when my friend was handed the trophy.
O favori atını alkışladı.
- She cheered for her favorite horse.
Astronotlar kendi coşkulu tezahüratları ve alkışlarlarıyla karşılandı.
- The astronauts were greeted by their enthusiastic cheers and applause.
Tom'un biraz teselliye ihtiyacı var.
- Tom needs a little cheering up.
O ona yarın asılacaksın dedi. Bunu duymak kesinlikle onu teselli etmedi.
- They told him: Tomorrow you are to be hanged. Hearing that did not exactly cheer him.
Güle güle bile demedin.
- You didn't even say goodbye.
Güle güle! Daha fazla zamana sahip olduğunda, geri gel ve oyna!
- Goodbye! When you have more time, come back and play!
Yardımın için teşekkür ederim. Canın sağolsun.
- Thank you for your help. - No worries.
O, iyi haber tarafından keyiflendi.
- He was cheered by the good news.
Seni keyiflendirecekler.
- They'll cheer you up.
Sen asla hoşçakal demedin.
- You never said goodbye.
Hoşçakal demek için anneme telefon ettim.
- I phoned my mom to say goodbye.
Hoşça kal demek için geldim.
- I've come to say goodbye.
Hoşça kal demeden odadan ayrıldı.
- She left the room without saying goodbye.
Tom Mary'ye elveda öpücüğü kondurdu.
- Tom kissed Mary goodbye.
Git ve o ayrılmadan önce ona elveda de.
- Go and say goodbye to him before he leaves.
on the morne they departed, with wepyng chere, and than every knyght toke the way that hym lyked beste.
A cheer rose from the crowd.
And anon he talked with them, and sayde unto them: be of good chere, it is I, be not afrayed.
... [ Cheers and applause ] ...
... [ Cheers and applause ] >>Kevin Allocca: So as Salar mentioned, I ...