Köpeği ile yürüyen küçük bir çocuk var.
- There is a little boy walking with his dog.
Ken ile yürüyen kız May'dir.
- The girl walking with Ken is May.
Dün, parktaki yürüyüşten evime giderken bir sağanağa yakalandım.
- Yesterday I was caught in a shower on my way home from walking in the park.
Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir.
- Walking is a healthy form of exercise.
Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
- The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
O yalnız yürümeyi sever.
- She likes walking alone.
İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.
- Walking from the station to the house takes only five minutes.
O uzun mesafe yürümeye alışkın.
- He is used to walking long distances.
Engin bilgi sahibi bir adam o; diğer bir ifadeyle ayaklı sözlük gibi.
- He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.
O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir.
- He's what they call a walking encyclopedia.
good walking shoes.