character; personality; nature

listen to the pronunciation of character; personality; nature
Englisch - Türkisch

Definition von character; personality; nature im Englisch Türkisch wörterbuch

turn
açmak

Haberleri açmak istemiyorum. - I don't want to turn on the news.

Radyoyu açmak için butona bastım. - I pressed the button to turn the radio on.

turn
{f} dön

Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi. - Mr Smith has not turned up yet though he promised to come.

Sana sağa dönmeni emrediyorum - I order you to turn right.

turn
kıvırmak
turn
büklüm
turn
sapmak
turn
sürpriz
turn
heyecan

O, bu elbiseyi giydiği zaman beni heyecanlandırır. - He turns me on when he wears those clothes.

O, aşkını heyecanlandırdı. - She turned on her lover.

turn
dönmek

Şimdi geri dönmek için çok geç. - It's too late to turn back now.

Geri dönmek için çok geç. - It's too late to turn back.

turn
döndürmek

Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür. - Turning the steering wheel makes the car turn.

turn
değişim
turn
sıra

Şarkı söyleme sırası senin. - It's your turn to sing.

Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir. - Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.

turn
katlamak
turn
dönemeç
turn
{i} dönüş

Saçları beyaza dönüştü. - His hair has turned white.

Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür. - Modern science has turned many impossibilities into possibilities.

turn
yön değiştirme
turn
yönelme
turn
{f} ekşimek
turn
istidat
turn
(Askeri) DÖNÜŞ: Bir uçağın, istikamet değiştirmek için yaptığı manevra
Englisch - Englisch
turn

It was fortunate for his comfort, perhaps, that the man who had been chosen to accompany him was of a talkative turn, for the prisoners insisted upon hearing the story of the explosion a dozen times over, and Rufus Dawes himself had been roused to give the name of the vessel with his own lips.

character; personality; nature
Favoriten