O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
- She likes traveling best of all.
Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
- Would you like to travel abroad?
Uzayı işgâl edeceğimiz ve Ay'a yolculuk yapacağımız gün yakında gelecek.
- The day will soon come when we will conquer space and travel to the moon.
O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz.
- He never travels without taking an alarm clock with him.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Tom dünyayı dolaşmak istedi.
- Tom wanted to travel around the world.
Tom, Avrupa'da dolaşmak istedi.
- Tom wanted to travel around Europe.
Gemi ile gitmek arabayla gitmekten daha uzun sürüyor.
- Traveling by boat takes longer than going by car.
Yalnız seyahat etmek bir grupla gitmekten daha ilginçtir.
- It's more interesting to travel alone than to go on a group tour.