Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

cevapsız

listen to the pronunciation of cevapsız
Türkisch - Englisch
unanswered; unreturned
unanswered yanıtsız
unanswered

The question remains unanswered. - Soru cevapsız kalıyor.

An interesting question remained unanswered. - İlginç bir soru cevapsız kaldı.

answerless
unreturned
cevap
{i} reply

I can't reply your message immediately, for I can't type fast. - Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.

Tom didn't know how to reply. - Tom nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.

cevap
{i} answer

The quality of higher education must answer to the highest international standards. - Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.

You must answer the question. - Bu soruyu cevaplamalısın.

cevap
response

She wrote him a friendly response. - Ona arkadaşça bir cevap yazdı.

He wrote her a friendly response. - Ona arkadaşça bir cevap yazdı.

cevap
(Ticaret) return
cevap
replication
cevap
ans
cevap
to answer
cevap
responsive to
cevap
1.answer, reply
cevap
answer, reply yanıt, karşılık
cevap
law defense
cevap
{i} rejoinder
Türkisch - Türkisch
Cevabı verilmemiş, karşılıksız, yanıtsız (olarak)
Cevabı verilmemiş, karşılıksız, yanıtsız
Cevabı verilmemiş, karşılıksız, yanıtsız olarak
Cevap
yanıt

Öğrenci 256'nın karekökü on altıdır diye yanıtladı. - Talebe 256'nın karekökü on altıdır diye cevapladı.

Cevap
(Osmanlı Dönemi) MECUBE
cevap
Bir soruya, bir isteğe, bir söz veya yazıya verilen karşılık, yanıt: "Belindeki önlüğü çıkarmaya uğraşıyor, cevap arıyor gibi, düşünüyordu."- S. F. Abasıyanık
cevap
Bir soruya, bir isteğe, bir söz veya yazıya verilen karşılık, yanıt
cevapsız
Favoriten