Tom has a lot to answer for.
- Tom cevap vermek için çok şeye sahip.
I'll answer for this man's honesty.
- Ben bu adamın dürüstlüğü için cevap vereceğim.
I can't reply your message immediately, for I can't type fast.
- Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.
I'm sorry that I didn't reply sooner.
- Daha kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.
I called his office again and again, but no one answered.
- Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
My prayer was answered.
- Benim duama cevap verildi.
If the telephone rings, can you answer it?
- Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?
Larry Ewing doesn't answer me.
- Larry Ewing bana cevap vermiyor.