I answer for her honesty.
- Onun dürüstlüğü için cevap veriyorum.
You ought to answer for what you have done.
- Yaptıkların için cevap vermelisin.
I'm sorry that I didn't reply sooner.
- Daha kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.
Tom didn't know how to reply.
- Tom nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.
My prayer was answered.
- Benim duama cevap verildi.
I called his office again and again, but no one answered.
- Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
If the telephone rings, can you answer it?
- Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?
I'm Japanese, the boy answered.
- Çocuk cevap verdi: Ben Japonum.