Buradan çıktığıma elbette memnun olacağım.
- I'll sure be glad to get out of here.
Onu elbette bilmiyoruz.
- We don't know that for sure.
Tom bugünkü sınavı geçeceğinden bayağı emin.
- Tom is pretty sure that he'll pass today's exam.
Muhakkak birine söyledin.
- Surely you told somebody.
Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin.
- You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last.
Geçimimi sağlamak için Fransızcayı yeterince iyi konuşabileceğime eminim.
- I'm sure I can speak French well enough to get by.
Ben sadece sağlama bağlıyorum.
- I'm just making sure.
Saat üçte mutlaka gel.
- Be sure to come at 3.
Makbuzu mutlaka saklayın.
- Make sure you save the receipt.
Hayalinin gerçekleşeceği gün kesinlikle gelecek.
- The day will surely come when your dream will come true.
Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
- The weather will be good tonight for sure.
Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.
Şüphesiz havalar düzelecektir.
- Surely the weather will become fine.
Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.
O kesinlikle iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow for sure, but not trustworthy.
Keşke bunu kati olarak söyleyebilsem.
- I wish I could say for sure.