Kiler kapısı bir patlama sesi ile açıldı.
- The cellar-door flew open with a booming sound.
Onun önsezisine rağmen Mary kilere girdi.
- Despite her foreboding, Mary entered the cellar.
Tepenin üstünde bir mahzen kazıldı ve onlar evi yavaşça yoldan tepeye taşıdılar.
- A cellar was dug on top of the hill and they slowly moved the house from the road to the hill.
Benim mahzende iki tane üç fazlı güç jeneratörlerim var.
- I have two three-phase power generators in my cellar.
Bodrumda saklandılar.
- They hid in the cellar.
TV setimizi aşağıya bodruma getirdi.
- He brought our TV set down to the cellar.
Şarap mahzenine gidin ve birkaç şişe şarap alın.
- Go to the wine cellar and get a couple of bottles of wine.
Tom'un bodrumunda bir şarap mahzeni var.
- Tom has a wine cellar in his basement.