If you are not satisfied with your share, I'll make it a bit more attractive.
- Payınızdan memnun değilseniz, onu biraz daha cazip yaparım.
Your offer is very attractive, but we will have to think about it.
- Senin önerin çok cazip ama onun hakkında düşünmek zorunda kalacağız.
Fadil was a desirable target for Layla because of his wealth.
- Fadıl servetinden dolayı Leyla için cazip bir hedefti.
That sounds really appealing.
- O gerçekten cazip geliyor.
A place like that is not really appealing.
- Öyle bir yer gerçekten cazip değildir.
The idea is very attractive.
- Bu düşünce çok cazip.
It's an attractive price, for this sort of device.
- Bu, bu tür bir cihaz için cazip bir fiyat.
You just put a tempting idea in my head.
- Sadece aklıma cazip bir fikir koydun.
It's a tempting offer, but I have other plans.
- Cazip bir teklif, ama başka planlarım var.