Onlar dikkatlice girdiler.
- They entered cautiously.
Karanlık sokakta dikkatlice aşağıya doğru yürüdüm.
- Tom walked cautiously down the dark alley.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Tom ihtiyatla iyimserdi.
- Tom was cautiously optimistic.
Biz de ihtiyatlı olmalıyız.
- We have to be cautious, too.
Tom son derece ihtiyatlı.
- Tom is extremely cautious.
Ben tedbirli olmaya çalışıyorum.
- I'm trying to be cautious.
Biz sadece tedbirli davranıyoruz.
- We're just being cautious.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
- Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.