Sinir bozucu ve kafa karıştırıcıydı.
- It was frustrating and confusing.
Bunun senin için ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu biliyorum.
- I know how confusing this must be for you.
Profesörün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık fakat karışık görünüyordu.
- We tried to figure out the problem our professor had given us, but it seemed confusing.
Gerçekten kafamı karıştırıyorsun.
- You're really confusing me.
Onun sözleri kafa karıştırıcı.
- His words are confusing.
Tom'un kafasını karıştırıyorsun.
- You're confusing Tom.
Bu benim kafamı karıştırıyordu.
- It was confusing to me.
O tamamen şaşırtıcı değildi.
- It wasn't confusing at all.
Bunu şaşırtıcı buluyorum.
- I find this confusing.
En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.
- I finally found my way out of the confusing maze.