Sana sözünü hatırlatmak zorundayım.
- I have to remind you of your promise.
Tom Mary'ye köpeği beslemesini hatırlatmak zorunda kaldı.
- Tom had to remind Mary to feed the dog.
Tom bana, bildiğim birini anımsatıyor.
- Tom reminds me of someone I used to know.
Bu resim bana okul günlerimi anımsatıyor.
- The picture reminds me of my school days.