Bir virüs kapmaktan korkmuyor musunuz?
- Aren't you afraid of catching a virus?
Tom onlardan birinden her zaman soğuk algınlığı kapmaktan korktuğu için çocukların etrafında olmaktan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like being around children because he's always afraid of catching a cold from one of them.
11:00 trenini yakalayacağım.
- I'm catching the 11:00 train.
Hamam böceklerini yakalamak için tuzaklar kurduk.
- We set out traps for catching cockroaches.
Tom'un coşkusu bulaşıcıdır.
- Tom's enthusiasm is contagious.
Soğuk algınlığı bulaşıcıdır.
- Colds are contagious.
Ben treni yakalamak için gerçekten koşmak zorunda kaldım.
- I really had to run for it to catch the train.
Nick otobüsü yakalamak için acele etti.
- Nick hurried to catch the bus.
Sally iki haftadır okulda yok, bu yüzden sınıfa yetişmek için çok sıkı çalışmak zorunda.
- Sally was absent from school for two weeks, so she has to work hard to catch up with her class.
Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu.
- Tom ran like crazy to catch up with Mary.
Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.
- The man tried to catch hold of me by the collar.
Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.
- The traffic accident prevented me from catching the train.
Karım çok çabuk soğuk kapar.
- My wife catches colds easily.
Erkek kardeşine yetişmek için koştu.
- He ran to catch up to his brother.
O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
O, soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla odadan ayrılmaya cesaret edemiyor.
- She doesn't dare leave the room for fear she should catch cold.
Hayvanı yakalamak için bir tuzak kurdu.
- He set a trap to catch the animal.
Biz bir tilki yakalamak için bir tuzak kurduk.
- We set a trap to catch a fox.
O, soğuk algınlığına yakalanmaktan korkuyordu.
- She was afraid to catch a cold.
Tom soğuk algınlığına yakalanmaktan korkuyor.
- Tom is afraid of catching a cold.
Bir virüs kapmaktan korkmuyor musunuz?
- Aren't you afraid of catching a virus?
Soğuk algınlığını kapmak istemiyorum.
- I don't want to catch your cold.
O, dikkat çekmek için puantiyeli elbise giyer.
- She wears dotted gowns to catch attention.
İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurtlamaz, pulluğu çekmek için çok zayıf, tavşanları yakalamak için yeterince hızlı koşamaz.
- Man is the only creature that consumes without producing. He does not give milk, he does not lay eggs, he is too weak to pull the plough, he cannot run fast enough to catch rabbits.
Tom onlardan birinden her zaman soğuk algınlığı kapmaktan korktuğu için çocukların etrafında olmaktan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like being around children because he's always afraid of catching a cold from one of them.
Gribe yakalanmayacağımdan emin olmak istiyorum.
- I want to make sure that I don't catch the flu.
Onun konuştuğu her sözü anlamak için öne doğru eğildim.
- I leaned forward, eager to catch every word he spoke.
Bir önceki treni yakalamaya çalışmak isteyebilirsin.
- You might want to try to catch an earlier train.
Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.
- Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air.
Boğulan bir insan saman çöpünü tutmaya çalışır.
- A drowning man will catch at a straw.
Çocuklar dillerinde kar taneleri tutmaya çalıştılar.
- The children tried to catch snowflakes on their tongues.
He caught the last three innings.
The catch of the perpetrator was the product of a year of police work.
He's a good catch.
I bent over to see under the table and got a catch in my side.
Good catch. I never would have remembered that.
She installed a sturdy catch to keep her cabinets closed tight.
The catch amounted to five tons of swordfish.
When the program catches an exception, this is recorded in the log file.
Fourteene miles Northward from the river Powhatan, is the river Pamaunke, which is navigable 60 or 70 myles, but with Catches and small Barkes 30 or 40 myles farther.
You've really caught his determination in this sketch.
The fishermen took pictures of their catch.
Be careful, that's a catch question.
Had Nancy got caught with a child? If so she would destroy her parent's dreams for her.
The enormous scarf did catch my eye.
There was a catch in his voice when he spoke his father's name.
Nice catch!.
intransitive To serve well or poorly for catching, especially for catching fish.
The kids love to play catch.
Mocking is Catching was the title of a 1726 song by Henry Carey.
... Much of the growth comes from convergence. It comes from catching up and after you ...
... Now the rest of the world has caught up -- or is catching up. ...