Ben dışarı çıkma ve evde kalma konusundaki düşüncemi değiştirdim.
- Cambié de idea sobre lo de salir, y me quedé en casa.
O büyük bir evde yaşıyor.
- Ella vive en una casa grande.
Evin bir yemek odası var mı?
- ¿La casa tiene comedor?
Ebeveynlerimin evine gelmek ister misin?
- ¿Quieres venir a casa de mis padres?
Yarın seni evinde ziyaret etmek için geleceğim.
- Iré a visitarte a tu casa mañana.
O, bir arkadaşının evinde kalacak.
- Se quedará en casa de un amigo.
As the proverb goes, “To manage a household and maintain relationships, you cannot do without money.”
- Como dice el proverbio, Sin dinero no puedes, ni mantener una casa, ni tener relaciones.
My wife keeps the household accounts.
- Mi mujer lleva las cuentas de la casa.