Kamerayı dikkatsizce otobüste unuttu.
- He carelessly forgot the camera on the bus.
Eğer dikkatsizce sürersen, sıranı kaçıracaksın.
- If you drive carelessly, you will miss your turn.
Genç kız kaygısızca kahkaha attı.
- The young girl laughed carelessly.
Kaza benim dikkatsizliğim nedeniyle meydana geldi.
- The accident came about through my carelessness.
Dikkatsiz olduğu için, o, bir sınavı asla geçemedi.
- Careless as she was, she could never pass an examination.
Yolu geçerken dikkat etmelisin.
- You must take care when you cross the road.
Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
- You should be careful in choosing friends.
O özensiz ve dikkatsiz.
- She's sloppy and careless.
Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım.
- I gave my carefully prepared speech.
Her zaman çocuklarına özen gösterir.
- She always takes care of her children.
Eğer umursamaz bir şekilde Erkek arkadaşın var mı? diye sorarsan, o savunmaya geçecek ve Neden soruyorsun? diyecektir.
- If you carelessly ask, got a boyfriend? she'll be put on her guard and say, why do you ask?
O kaza onun umursamazlığının iyi bir örneğidir.
- That accident is a good example of his carelessness.
Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı.
- The actions she took were too careless, and she was left defenseless.
Bebeğin bakımı benim görevim.
- Taking care of the baby is my job.
Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.
- The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit.
Onu itinayla ambulansa kaldırdılar.
- They lifted him carefully into the ambulance.
Biri Tom'la ilgilenmek zorunda.
- Someone has to take care of Tom.
İlgilenmek için kendi sorunlarım var.
- I've got my own problems to take care of.
Ev ödevini unutman senin ihmalkarlığındı.
- It was careless of you to forget your homework.
Kapıyı kitlemeyi unutmak benim ihmalkarlığımdı.
- It was careless of me to forget to lock the door.
Annem, kaygısız, neşeli ve iyi huyludur.
- My mother is carefree, cheerful and good-natured.
Onun hiçbir kaygısı yok.
- He is free from care.
O, babasının ölümünden sonra işle ilgilendi.
- He took care of the business after his father's death.
Bebekle kim ilgilenecek?
- Who will take care of the baby?
Genç kız kaygısızca kahkaha attı.
- The young girl laughed carelessly.
Benimle ilgilenmene ihtiyacım yok.
- I don't need you to take care of me.
Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
- Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
Dikkatsizce uygulandığı zaman bilim tehlikeli olabilir.
- Science can be dangerous when applied carelessly.
Kamerayı dikkatsizce otobüste unuttu.
- He carelessly forgot the camera on the bus.
Mektubuna cevap yazmayı unutmak benim ihmalkarlığımdı.
- It was careless of me to forget to answer your letter.
Kapıyı kitlemeyi unutmak benim ihmalkarlığımdı.
- It was careless of me to forget to lock the door.
Yaşlıları korumak için üzerimize düşeni yapmak amacıyla, bakım çalışmalarımız sırasında müşterilerimizi eğitmeye ve onlara göz kulak olmaya çalışıyoruz.
- To do our part to protect the elderly, we work to educate and watch out for our clients during our caregiving activities.
Hepimiz ulusal mirasımızı korumak için özen göstermeliyiz.
- We must all take care to preserve our national heritage.
Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar.
- Cares and worries were pervasive in her mind.
Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum.
- I wonder if you have ever really cared for me.
Tom ve benim kendimize bakabilip bakamayacağımızı merak ediyorum.
- I wonder if Tom and I can take care of ourselves.
Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar.
- Cares and worries were pervasive in her mind.
Tom hakkında endişelenme. O kendine bakabilir.
- Don't worry about Tom. He can take care of himself.
O iç tasarımda kariyerine devam etmektedir.
- She is pursuing her career in interior design.
Onun tasasız bir hayatı vardır.
- Her life is free from care.
Distracted by the salesperson, he carelessly read the contract.
The papers were carelessly strewn on the table.
Young children can learn to care for a pet.
Would you care to dance?.
Care should be taken when holding babies.
I don't care what you think.
dental care.
in care.
Than Feraunte his cosyn had grete care and cryed full lowde .
I don't have a care in the world.
Jessica was so careless that she put her shorts on backwards.
Good-humored, easy, and careless, he presided over his whale-boat as if the most deadly encounter were but a dinner, and his crew all invited guests.