Biz yeterince ihtiyatlı değildik.
- We weren't cautious enough.
O son derece ihtiyatlı.
- She's extremely cautious.
Çok tedbirli olduğumu düşünüyor musun?
- Do you think I'm being too cautious?
Ben tedbirli olmaya çalışıyorum.
- I'm trying to be cautious.
Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
- At last, they began to count down cautiously.
Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
- As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.