careful, wary

listen to the pronunciation of careful, wary
Englisch - Türkisch

Definition von careful, wary im Englisch Türkisch wörterbuch

cautious
{s} ihtiyatlı

Biz yeterince ihtiyatlı değildik. - We weren't cautious enough.

Biz de ihtiyatlı olmalıyız. - We have to be cautious, too.

cautious
{s} tedbirli

Biz sadece tedbirli davranıyoruz. - We're just being cautious.

Biz tedbirli davranıyoruz. - We're being cautious.

cautious
müdebbir
cautious
dikkatli

Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli. - As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.

Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir. - Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.

cautious
önemli
cautious
sakıngan

Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan. - He is too cautious to try anything new.

cautious
{s} sakınan
cautious
cautiously ihtiyatla cautiousness ihtiyatlılık
Englisch - Englisch
{s} cautious
hoful
careful, wary
Favoriten