Su olmayan bir yerde kamp yapmak imkansızdır.
- Camping is impossible where there is no water.
Tom'un en sevdiği şeylerden biri kamp yapmaktır.
- One of Tom's favorite things to do is camping.
Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.
- We'll have to camp out if we can't find a place to stay.
Bu kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
- This looks like a good spot to camp.
Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
- Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
Ben ailemle birlikte kampa gittim.
- I went camping with my family.
Tatil boyunca orada kamp yaptık.
- We camped there over the holiday.
Tom tek başına kamp yapmaya gitmenin eğlenceli olmayacağına karar verdi.
- Tom decided that it wouldn't be much fun to go camping alone.
Ben terk edilmiş bir köyün kalıntıları yanında kamp kurdum.
- I camped near the ruins of an abandoned village.
Biz milli parkta iki hafta kamp kurduk.
- We camped for two weeks in the national park.
Konaklamak için yeterli yerleri yok.
- They don't have enough room to camp.
Babam kamp yapmaya gitmemizi önerdi.
- My father suggested that we should go camping.
Geçen hafta sonu siz arkadaşlarla kamp yapmaya gitmeliydim.
- I should've gone camping with you guys last weekend.
Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.
- We'll have to camp out if we can't find a place to stay.
Geçen yaz kampa gittim.
- I went camping last summer.
Babam bizim kampa gitmemizi önerdi.
- My father suggested that we go camping.
Tom bir sonraki tatilini yürüyüş ve kamp yaparak geçirmek istediğini söyledi.
- Tom said he'd like to spend his next holiday hiking and camping.
Büyük olasılıkla benimle birlikte kamp yapmaya gitmek istemezsin. Yanılıyorsun. Aslında, onu çok fazla sevdiğimi düşünüyorum.
- You probably wouldn't like going camping with me. You're wrong. In fact, I think I'd like that very much.
Tipi artınca denemeyi iptal edip ana kampa geri indik.
Eğitim kampından kaçtım.
- I ran away from the training camp.
Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
- With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
Don't camp up your performance of Malvolio in Twelfth Night this time.
We're planning to camp in the field until Sunday.
Go and camp the flag for the win.
Unlike the orderly or batman, a humble low-ranking servant, an aide-de-camp is often a general, who before the institution of the chief of staff could hold a similar position to his chief.
We will institute a boot camp for training the sales force in these new products.
Stu liked to watch campy B-movie horror flicks from the 50s, not because they scared him, but because he found them funny.
Historical references describe the camps as internment camps, although others favor the name relocation camps. Others, more critical of this action, refer to them as detention camps or concentration camps.
The labour camps of the old Soviet Union are well described by the writer Alexander Solzhenitsyn.
summer-camp romance.
timber-camp denizen.
... concentration camp, and sit in the library ...
... boot camp. ...