Bir kasap et ticareti yapar.
- A butcher deals in meat.
Kasap etin çeşitli kesimlerini satar.
- The butcher shop sells assorted cuts of meat.
O bir cerrah değil, ama bir kasap
- He's not a surgeon, but a butcher.
Sayısız insan kasabın önünde sırasını bekliyor.
- Countless people wait their turn in front of the butcher's.
Tom çekmeceden bir kasap bıçağı çıkardı.
- Tom took a butcher knife out of the drawer.
Burası eskiden kasap dükkanı olarak kullanılıyordu.
- This used to be a butcher shop.
Fırıncı, kasap dükkanının yanında yer almaktadır.
- The bakery is located next to the butcher shop.
Gorblimey, would you ’ave a butcher’s at the bristols on this bird in the currant bun!.
Weyler was referred to as a Butcher by yellow journalists.
The band at that bar really butchered Hotel California.
I had my midlife crisis at 31 but here I am at 48 and as fit as a butcher's dog, he said.