Tom sokak çalgıcısının şapkasına biraz para attı.
- Tom threw some money into the busker's hat.
Tom sokak çalgıcısının şapkasına biraz para attı.
- Tom threw some money into the busker's hat.
When their money runs out, some start begging or BUSKING to earn money.
Esas olarak bir stüdyo müzisyeni olarak çalışsam da, fazladan para kazanmak için biraz sokak çalgıcılığı yaparım.
- Though I mainly work as a studio musician, I do a little busking to make some extra money.
Yaz boyunca biraz sokak çalgıcılığı yaptım.
- I did some busking during the summer.
Yaz boyunca biraz sokak çalgıcılığı yaptım.
- I did some busking during the summer.
Esas olarak bir stüdyo müzisyeni olarak çalışsam da, fazladan para kazanmak için biraz sokak çalgıcılığı yaparım.
- Though I mainly work as a studio musician, I do a little busking to make some extra money.
Off with that happy busk, which I envie, / That still can be, and still can stand so nigh.
Busk, a kind of table linen, occurs first in 1458, and occasionally afterwards.