Tom Mary'nin çalılıklarda saklandığını fark etmedi.
- Tom didn't notice Mary hiding in the bushes.
Biz yoğun çalılıkların arasından yürüdük.
- We walked through thick bushes.
Tom bir çalının arkasında saklanıyordu.
- Tom was hiding behind a bush.
Eldeki serçe çalılıktaki keklikten iyidir.
- A bird in the hand is worth two in the bush.
Evimizin önünde birkaç gül fidanı var.
- We have some rose bushes in front of our house.
Yüzlerce polis ve gönüllü yoğun çalılık alanda üç yaşındaki kayıp çocuğu arıyor.
- Hundreds of police and volunteers are searching thick bushland for a missing three-year-old boy.
Tom Mary'nin çalılıklarda saklandığını fark etmedi.
- Tom didn't notice Mary hiding in the bushes.
The bush vote; bush tucker; bush aristocracy.
The way that pitcher showed up the batter after the strikeout was bush.
They're supposed to be a major league team, but so far they've been bush.
On hatching, the chicks scramble to the surface and head bush on their own.