Stories like that fascinate me.
- Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.
A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
- Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
I've always known something like this might happen.
- Bunun gibi bir şeyin olabileceğini her zaman biliyordum.
I cannot add a sentence like this to Tatoeba.
- Tatoeba'ya bunun gibi bir cümle ekleyemem.
Such incidents are quite common.
- Bu gibi olaylar oldukça yaygındır.
I do not know what to do in such cases.
- Bu gibi durumlarda ne yapacağımı bilmiyorum.