Tom bir sinir demeti.
- Tom is a bundle of nerves.
O demetlerin içine ince dallar bağladı.
- He tied the twigs into bundles.
O bir bohça giysi taşıdı.
- He carried a bundle of clothes.
Seyyar satıcı sırtında büyük bir paket taşıyordu.
- The peddler carried a big bundle on his back.
Bu giysilerden bir paket yap.
- Make a bundle of these clothes.
Bu giysilerden bir paket yap.
- Make a bundle of these clothes.
Pachinko salonunda çok para yaptıktan sonra Jiro mutlu olurdu.
- Jiro was all smiles after he made a bundle at the pachinko parlor.
O bir kıskançlık çıkınıydı.
- She was a bundle of jealousy.
Why, I didn't know that she meant that, until the Captain gave me an explanation, because I was dull of comprehension ; for he bundled me out of the house.
... within this tiny bundle of energy, smaller than an atom. ...