I was very tired, but I was nevertheless unable to sleep.
- Ben çok yorgundum ama buna rağmen uyuyamadım.
Nevertheless, she took off her coat and seemed ready for a short conversation.
- Buna rağmen, o ceketini çıkardı ve kısa bir konuşma için hazır görünüyordu.
She has a lot of faults. Still, I like her.
- Çok hatası var. Buna rağmen onu severim.
All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
- Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
The wine was very expensive, but even so he wanted to buy it.
- Şarap çok pahalıydı, buna rağmen onu satın almak istedi.
No one could solve the problem after all.
- Buna rağmen kimse problemi çözemedi.
Tom's as strong as an ox, yet nevertheless is a coward.
- Tom bir öküz kadar güçlü ama buna rağmen bir korkak.