buluşturmak

listen to the pronunciation of buluşturmak
Türkisch - Englisch
to bring together
bring together
buluş
discovery

Most scientific breakthroughs are nothing else than the discovery of the obvious. - Bilimsel buluşların çoğu bilinenin keşfinden başka bir şey değildir.

This is an amazing discovery. - Bu inanılmaz bir buluş.

buluş
invention

The computer is a recent invention. - Bilgisayar yeni bir buluştur.

Radio is a great invention. - Radyo büyük bir buluş.

bulup buluşturmak
to scare up
bulup buluşturmak
scare up
buluş
{i} breakthrough

Most scientific breakthroughs are nothing else than the discovery of the obvious. - Bilimsel buluşların çoğu bilinenin keşfinden başka bir şey değildir.

buluş
contrivance
buluş
device
buluş
find

The coffee has got to be as hot as a girl's kiss on the first date, as sweet as those nights in her arms, and as dark as the curse of her mother when she finds out. - Kahve bir kızın ilk buluşmasındaki öpücük kadar sıcak, o gece kızın kucağı kadar yumuşak ve annesinin kızı bulduğu zaman ettiği küfürler kadar siyah olmalıdır.

buluş
meet

He promised to meet him at the coffee shop. - Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.

She promised to meet her at the coffee shop. - Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.

buluş
innovation
buluş
original thought
buluş
ınvention
topu filelerle buluşturmak
(Spor) to find the net
buluş
invention; discovery
buluş
innovation; puberty
buluş
finding
buluş
brainchild
buluş
detection
buluş
creation
buluş
invention; innovation; discovery
buluş
{i} puberty
buluş
rendezvous

Tom and the rest of the robbers rendezvoused at a subway station. - Tom ve kalan soyguncular bir metro istasyonunda buluştular.

We're approaching the rendezvous point. - Buluşma noktasına yaklaşıyoruz.

topu filelerle buluşturmak
(Spor) find the net
Türkisch - Türkisch
Bir araya gelmelerini sağlamak, bir araya getirmek
buluş
Bulma işi veya biçimi
buluş
Bilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya yöntem geliştirme, icat
buluş
Bulma işi veya biçimi. İlk defa yeni bir şey yaratma, icat
buluş
İlk defa yeni bir şey yaratma, icat
buluş
Konu, duygu, düşünce ve hayalde başkalarının etkisinden sıyrılarak bunların işlenişinde yeni bir yol tutma
buluş
Konu, duygu, düşünce ve hayalde başkalarının etkisinden sıyrılarak, bunların işlenişinde yeni bir yol tutma
buluş
Bilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya yöntem geliştirme, icat: "Bu orjinal buluşu Vali Beye borçluyuz."- S. F. Abasıyanık
buluşturma
Buluşturmak işi
buluşturmak
Favoriten