bulmaya

listen to the pronunciation of bulmaya
Türkisch - Englisch
in search of
bulmaya çalışma
quest
bulmaya çalışmak
search for
bulmaya çalışmak
try to find

I've got to try to find her. - Onu bulmaya çalışmak zorundayım.

I've got to try to find them. - Onları bulmaya çalışmak zorundayım.

bulmaya çalışmak
look for

I went to many shops to look for the book. - Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.

kusur bulmaya meyilli
critical
bul
{f} found

I found the book very interesting. - Kitabı çok enteresan buldum.

Zebras and giraffes are found at a zoo. - Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.

bul
rout out
bul
{f} finding

I had great difficulty in finding my ticket at the station. - İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

Finding her office was easy. - Onun bürosunu bulmak kolaydı.

bul
{f} find

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

Ann can't find a job. - Ann, bir iş bulamıyor.

bul
contrive

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

bul
{f} contrived

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

Bul
(abbr. for Bulvarı) Boulevard
bul
routout
bul
detect

The detective used a magnifier to find some clues. - Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.

The detectives found no other evidence. - Dedektifler başka kanıt bulmadı.

bul
ave
kusur bulmaya çalışan
exceptious
Englisch - Englisch

Definition von bulmaya im Englisch Englisch wörterbuch

bul
bulletin
Türkisch - Türkisch

Definition von bulmaya im Türkisch Türkisch wörterbuch

bul
Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta
bulmaya
Favoriten