buldur

listen to the pronunciation of buldur
Türkisch - Englisch
is found
bul
{f} found

I found this book very interesting. - Bu kitabı çok enteresan buldum.

Scientists haven't found a cure for cancer yet. - Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.

bul
rout out
bul
{f} finding

Finding his office was easy. - Onun bürosunu bulmak kolaydı.

I had great difficulty in finding my ticket at the station. - İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

bul
{f} find

Ann can't find a job. - Ann, bir iş bulamıyor.

I find her appearance attractive. - Onun görünümünü çekici bulurum.

bul
contrive

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

bul
{f} contrived

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

Bul
(abbr. for Bulvarı) Boulevard
bul
routout
bul
detect

The police detective found a bloody knife. - Polis dedektifi kanlı bir bıçak buldu.

The detective used a magnifier to find some clues. - Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.

bul
ave
Englisch - Englisch

Definition von buldur im Englisch Englisch wörterbuch

bul
bulletin
Türkisch - Türkisch
Geçen yıl
iri su damlası
bul
Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta
buldur
Favoriten