Yeni bir kasaba inşa etmek için buraya geldik.
- We came here to build a new town.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building a house on it.
Kulenin inşa edilmesinde yıllar harcandı.
- Many years have been spent in building the tower.
Onlar deprem için güvenli bir bina inşa etti.
- They built a safe building for earthquakes.
O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
- As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
- The new president wants to build up the army.
Bu bina taştan yapılmıştır.
- This building is made of stone.
Onlar bir ev yapıyorlar.
- They are building a house.
Bir uygulama oluşturmamız gerekiyor.
- We need to build an app.
Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
Antenler tercihen binanın en yüksek kısmına yerleştirilmeli.
- Antennas should be placed on the highest part of the building, preferably.
Yeni bir okul binası yapım aşamasında.
- A new school building is under construction.
Bina zaten yapım aşamasında.
- The building is already under construction.
İnsan zihnini ve insan davranışlarını inceleyen psikoloji gözlem ve deneylerle bilgi oluşturur.
- Psychology, which studies the human mind and human behavior, builds knowledge by observation and experiments.
Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
- I want to build up my vocabulary.
Onu yapmak yıllarımı aldı.
- It took many years to build it.
Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.
- But that's not the whole picture. Tatoeba is not just an open, collaborative, multilingual dictionary of sentences. It's part of an ecosystem that we want to build.
Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.
- His plan is to build a bridge over that river.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building a house on it.
Bu binaların müteahhiti bilinmiyor.
- The builder of those houses is unknown.
Kuzenim gibi inşaatçılar, sık sık şantiyeye ağır malzemeler taşımak zorundalar.
- Builders, like my cousin, often have to carry heavy materials to site.
köprü inşaatı için fiyat verilmişti.
- Bids were invited for building the bridge.
Ahşap inşaatlar kolayca alev alabilir.
- Wooden buildings catch fire easily.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Onlar yeni binada çalışmaktalar.
- They have been working on the new building.
Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
- I want to build up my vocabulary.
Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
- Reading helps you build up your vocabulary.
The .NET Framework 4 is the first version since .NET 2.0 that does not build off of a previous version.
Apparently 160 such vessels are due to be built overthe next few years.
Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
- I want to build up my vocabulary.
Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
- The new president wants to build up the army.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building his house on it.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building a house on it.
Onlar bir ev yapıyorlar.
- They are building a house.
Bu bina taştan yapılmıştır.
- This building is made of stone.
O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
- As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
Bu araçlar bir ev inşa etmek için kullanılır.
- These tools are used for building a house.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building his house on it.
Bizim apartmanın bodrum katında bir çamaşırhane var.
- There's a laundromat in the basement of our apartment building.
Tom bu apartmanın üçüncü katında yaşar.
- Tom lives on the third floor of this apartment building.
Onlar deprem için güvenli bir bina inşa etti.
- They built a safe building for earthquakes.
Çocuklar sahilde kumdan kaleler inşa ediyorlar.
- The children are building sand castles on the beach.
Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
Onlar evi yapmak için altı ay harcadılar.
- They spent six months building the house.
Sanırım evimizi yapmayı bitirmek bir yıldan daha fazla alacaktır.
- I think it'll take more than a year to finish building our house.
Ahşap inşaatlar kolayca alev alabilir.
- Wooden buildings catch fire easily.
Hiç çimento kullanmadan kalenin duvarlarını inşa ettiler.
- They built the walls of the fortress without using cement at all.
Onlar deprem için güvenli bir bina inşa etti.
- They built a safe building for earthquakes.
Roma bir sürü antik yapılara sahiptir.
- Rome has a lot of ancient buildings.
O, şimdiye kadar gördüğüm en çirkin yapılardan biri.
- That is one of the ugliest buildings I have ever seen.
Çoğu Japon evleri ahşaptan yapılır.
- Most Japanese houses are built of wood.
Evimin önünde yeni bir bina yapılıyor.
- A new building is being built in front of my house.
Though she was stout in build and stood erect her slow eyes and parted lips gave her the appearannce of a woman who di not know where she was or where se was going.
Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
- I want to build up my vocabulary.
Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
- Reading helps you build up your vocabulary.
Rugby players are of sturdy build.
Of all the inventors to obtain patents, only a few have really built a better mousetrap.
They had to build up their fortress to protect against attack.
Ever since the secretary left, the letters in my inbox have started to build up.
The health department built a fire under the restaurant owner and got him to clean the place up by threatening to cancel his license.
Coca-Cola ads often feature the emotional build structure, filled with fun and no conflict, the viewer feels better and better as the ad goes along.
... that they're helping to build America. ...
... that you can continue to build awesome apps. ...