It will not make much difference whether you go today or tomorrow.
- Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
It is windy today, isn't it?
- Bugün hava rüzgarlı, değil mi?
I'm so tired. I'm not even sure whether I'll be able to survive this day.
- Çok yorgunum. Bugün hayatta kalıp kalamayacağımdan ben bile emin değilim.
We've waited a long time for this day.
- Bugün için uzun süre bekledik.
Tom plans to go visit Mary in Boston one of these days.
- Tom bugünlerde Boston'da Mary'yi ziyaret etmeyi planlıyor.
The price of books is getting higher these days.
- Kitapların fiyatı bugünlerde artıyor.
I've been waiting for this day to come.
- Bu günün gelmesini bekliyordum.
I've waited all my life for this day.
- Hayatım boyunca bu gün için bekledim.