bu kadar

listen to the pronunciation of bu kadar
Türkisch - Englisch
that

That's enough. I don't want any more. - Bu kadarı yeter. Ben artık istemiyorum.

See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much. - Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.

this

I've never woken up this early. - Hiç bu kadar erken kalkmadım.

Hearing this song after so long really brings back the old times. - Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.

that's it

I believe that's it for now. - Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.

That's it. I've done everything I can. - Bu kadar. Yapabileceğim her şeyi yaptım.

so many

I'm happy to see so many friendly faces. - Bu kadar çok dost yüzler görmekten mutluyum.

Why do you always ask so many questions? - Neden her zaman bu kadar çok soru soruyorsun?

this thing
this quantity
such

I didn't expect such a nice present from you. - Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.

Stop being such dolts. - Bu kadar aptal olmayı bırak.

that much

Tom won't be here tomorrow. I guarantee you that much. - Tom yarın burada olmayacak. Sana bu kadar çok garanti veriyorum.

How did you get that much money? - Bu kadar çok parayı nasıl kazandın?

yay
so
this much

I can't eat this much food. - Bu kadar fazla yemek yiyemem.

Have you ever sweated this much? - Hiç bu kadar çok terledin mi?

that far
this far
1. this much. 2. (after a number) and a little more
thus much
this much, such, this
so much

Don't make so much noise. - Bu kadar gürültü yapmayın.

Kuniko has never drunk so much before in her life. - Kuniko hayatında daha önce hiç bu kadar çok içmedi.

bu kadar
Favoriten