İngilizce bilgisini tazelemek için yurt dışında eğitim gördü.
- She studied abroad in order to brush up her English.
İngilizcesini tazelemek için geçen sene ABD'ye gitti.
- He went to the United States last year to brush up his English.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
I'll need to brush up on my Greek before my trip to Athens.