Onlar dükkânda ithal mallar satıyorlar.
- They sell imported goods at the shop.
Bu, Almanya'dan ithal edilen bir arabadır.
- This is a car imported from Germany.
Bu, Malezya'dan ithal edilmiş bir ham maddedir.
- This is a crude material imported from Malaysia.
Tom ithal edilmiş bir arabayı kullanıyor.
- Tom drives an imported car.