Onun konuşması sırasında öğrenciler istekli olarak dinlediler.
- The pupils listened eagerly during his speech.
Tom Mary ile yeniden buluşmak için istekli.
- Tom is eager to meet Mary again.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.
- Young people are eager to go abroad.
Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm eager to visit Boston.
Onlar seni görmek için sabırsızlanıyorlar.
- They're eager to see you.