Bazı kadınlar sutyen giymez.
- Some women don't wear bras.
Eviniz sütyensiz olduğunuz yerdir.
- Your home is where you are without a bra.
Lütfen külot ve sütyenin hariç tüm elbiselerini çıkar.
- Please take off all your clothes except your underpants and bra.
Benim en iyi dostum bir kitaptır.
- My best friend is a book.
Gerçek dostluk paha biçilmezdir.
- True friendship is priceless.
Beni seven bir arkadaşım var.
- I have a friend who loves me.
Üniversite arkadaşım terör karşıtı.
- My university friend is against terror.
Onun birçok tanıdıklar ancak birkaç arkadaşı var.
- He has many acquaintances but few friends.
Japonların tanıdıklarına karşı çok cana yakın oldukları ve tanımadıklarına çok ilgisiz oldukları söyleniyor.
- It is said that the Japanese are very friendly to those that they know, and very indifferent to those they don't.
Tom hâlâ tamamen eskisi kadar arkadaş canlısı.
- Tom is still just as friendly as he used to be.
Tom Mary'nin o kadar cana yakın olacağını ummuyordu.
- Tom didn't expect Mary to be so friendly.
Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- Your father's friends aren't his only supporters.
Beni destekledikleri için arkadaşlarıma ve aileme teşekkür etmek istiyorum.
- I want to thank my friends and family for supporting me.
Arkadaşım, genellikle çalışmalarıyla oğluma yardımcı olur.
- My friend usually helps my son with his studies.
Ona yardımcı olacak arkadaşı yoktu.
- He had no friend to help him.
Ob-la-di, ob-la-da, life goes on, bra, la-la how the life goes on ~ Lennon/McCartney, Ob-La-Di, Ob-La-Da, 1968.
Just say no to exposed bra straps unless you are in your boudoir in French knickers and a matching balconette-bra ensemble.
It was as if I'd stepped into Patrick Bateman's American Psycho flat circa 1986: black cotton sheets and red satin throw, plus, disconcertingly, a pair of translucent lace Agent Provocateur knicks and balcony bra lying casually on the red chaise longue.