boyunlu

listen to the pronunciation of boyunlu
Türkisch - Englisch
having a neck, necked
necked
boyun
neck

When he shouted, the veins in his neck stood out clearly. - O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.

Giraffes have very long necks. - Zürafaların çok uzun boyunları var.

boyun
responsibility
boyun
jugular
boyun
scape
boyun
(Tıp) collum
boyun
theoretical throat
boyun
col

It is very cold here all the year round. - Burası tüm sene boyunca soğuk olur.

The weather is cold all year here. - Burada tüm sene boyunca hava soğuktur.

boyun
(Coğrafya) pass

Both of the passengers in the back seat had neck injuries. - Arka koltuktaki yolcularının her ikisinin de boyun yaralanması vardı.

As Jesus passed along the Sea of Galilee, he saw Simon and his brother Andrew casting a net into the lake. - İsa, Galilee Denizi boyunca geçerken, Simon ve kardeşi Andrew'in göle bir ağ attıklarını gördü.

boyun
saddle
boyun
cervical

Mary suffers from a herniated cervical disc. - Mary Boyun fıtığından muzdarip.

All mammals have seven cervical vertebrae. - Bütün memelilerin yedi tane boyun omuru vardır.

uzun boyunlu (adam
long neck Man
uzun boyunlu bir ku
ku long-necked
uzun boyunlu kadın
long-necked women
Boyun
(Tıp) jugulum
beyaz boyunlu güvercin
culver
boyun
neck; cervix; pass, col
boyun
geog. pass, defile
boyun
cervix
boyun
scrag
boyun
swivel
kare boyunlu vida
square neck screw
kırmızı boyunlu
(Hayvan Bilim, Zooloji) red necked grebe
kırmızı boyunlu kum kuşu
red necked phalarope
kızıl boyunlu batağan
red-necked grebe
kızıl boyunlu batağan
(Hayvan Bilim, Zooloji) podiceps grisegana
kızıl boyunlu dalgıç kuşu
(Latin) podiceps griseigena
Türkisch - Türkisch
Boynu olan
Boyun
(Osmanlı Dönemi) KERD
Boyun
(Osmanlı Dönemi) HÜZZET
Boyun
gerdan
Boyun
(Osmanlı Dönemi) HEDÎ
Boyun
(Osmanlı Dönemi) TELBİB
Boyun
(Osmanlı Dönemi) KURTAT
Boyun
(Osmanlı Dönemi) LÎT
Boyun
(Osmanlı Dönemi) GERDEN
boyun
Üzeri
boyun
Baş ile gövde arasında bulunan vücut parçası
boyun
Sorumluluk
boyun
Dağ sırtlarında geçmeye elverişli alçak yer
boyun
Dağ sırtlarında geçmeye elverişli alçak yer. Üzeri: "Günahı söyleyenlerin boynuna, derler ki, bu iki genç birbirlerini küçükten beri sevmişler de öyle nişanlanmışlar."- Y. K. Karaosmanoğlu
boyun
Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi
boyun
Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi: "Ellerini bu defa, boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi."- A. İlhan. Şişe, güğüm gibi kapların veya vida, cıvata gibi araçların dar olan üst bölümü
boyun
Şişe, güğüm gibi kapların veya vida, cıvata gibi araçların dar olan üst bölümü
boyunlu
Favoriten