My uncle has a store along the street.
- Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
There were scribbles all along the wall.
- Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.
She cried throughout the night.
- Bütün gece boyunca ağladı.
He has worked throughout the whole day.
- O, bütün gün boyunca çalışmaktaydı.
During his seven years in Japan, he studied Japanese in earnest.
- Japonya'da yedi yılı boyunca, ciddi olarak Japonca çalıştı.
Roger worked at any job he could find during the day.
- Roger bulabildiği herhangi bir işte gün boyunca çalıştı.
Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century.
- Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti.
In the course of the past year, prices have doubled.
- Geçen yıl boyunca, fiyatları ikiye katlandı.
The army slowly advanced across the river.
- Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
He swam across the river.
- O, nehir boyunca yüzdü.
I'll never see him again as long as I live.
- Hayatım boyunca onunla bir daha görüşmeyeceğim.
I saw Tom walking down the beach.
- Tom'u sahil boyunca yürürken gördüm.
Tom walked down the hall alone.
- Hol boyunca tek başıma yürüdüm.
We camped there over the holiday.
- Tatil boyunca orada kamp yaptık.
Tom borrowed some books from the library to read over the weekend.
- Tom hafta sonu boyunca okumak için kütüphaneden bazı kitaplar ödünç aldı.
It is very cold here all the year round.
- Burası tüm sene boyunca soğuktur.
It is very cold here all the year round.
- Burası tüm sene boyunca soğuk olur.
Dan maintained his innocence all along the lawsuit.
- Dan tüm dava boyunca masumiyetini korudu.
Towns sprang up all along the railroad.
- Bütün demiryolu boyunca kasabalar türedi.
Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.
- Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.
The dog kept barking all through the night.
- Köpek bütün gece boyunca havlamayı sürdürdü.
Tom couldn't get the door to close all the way.
- Tom bütün yol boyunca kapıyı kapattıramadı.
Tom came all the way from Boston.
- Tom yol boyunca Boston'dan geldi.
War has produced famine throughout history.
- Savaş, tarih boyunca sıkıntı üretti.