Kimin bisikletini ödünç almak istedin?
- Whose bicycle did you want to borrow?
Senden elli dolar ödünç almak istiyorum.
- I would like to borrow fifty dollars from you.
Araba almak için borç almak zorunda kaldım.
- I had to borrow money to purchase the car.
Bu sözcük Fransızcadan alıntı yapılmıştır.
- This word was borrowed from French.
Borçlanmaktan nefret ediyorum.
- I hate borrowing money.
Tom arabanı ödünç almak istiyorum.
- Tom wants to borrow your car.
Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
Arabanı ödünç alabilir miyim?
- Would you mind if I borrowed your car?
Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım.
- I borrowed the dictionary from my friend.
Borçlanmaktan nefret ediyorum.
- I hate borrowing money.
Arabanı ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow your car?
Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
O, babasına yardımcı olmak için değil ama ondan ödünç para almak için gitti.
- He went not to help his father but to borrow money from him.
Senden elli dolar ödünç almak istiyorum.
- I'd like to borrow fifty dollars from you.
Daktilonuzu ödünç almamla ilgili bir ihtimal var mı?
- Is there any chance of my borrowing your typewriter?
Latince ve Yunanca, Avrupa dilleri için önemli ödünç alma kaynakları olmuştur.
- Latin and Greek have been significant sources of borrowings for European languages.
Araba almak için borç almak zorunda kaldım.
- I had to borrow money to purchase the car.
Kimin bisikletini ödünç almak istedin?
- Whose bicycle did you want to borrow?
Senden elli dolar ödünç almak istiyorum.
- I'd like to borrow fifty dollars from you.
Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
Bu komedi filmini onun kız kardeşinden ödünç aldım.
- I borrowed this comic from his sister.
İngilizcede, Japoncadan ödünç alınmış bazı kelimeler vardır.
- In English there are some words borrowed from Japanese.
Yabancı dillerden ödünç alınmış pek çok kelimeye sahip.
- It has a great many words borrowed from foreign languages.
Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
Arabanı ödünç alabilir miyim?
- Would you mind if I borrowed your car?
Ne borçlu ne de ödünç veren ol!
- Neither a borrower nor a lender be!
Ne ödünç alan, ne de ödünç veren ol.
- Neither a borrower nor a lender be.
Faiz oranlarının ödünç alanların iş riskine uygun olarak tespit edildiğini biliyorum.
- I know that interest rates are fixed in accordance to the borrower's business risk.
Borçlanmaktan nefret ediyorum.
- I hate borrowing money.
Ondan kitabı ödünç aldığına pişman oldu.
- He regretted borrowing the book from her.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
This putt has a big left-to right borrow on it.
where am I to find such a sum? If I sell the very pyx and candlesticks on the altar at Jorvaulx, I shall scarce raise the half; and it will be necessary for that purpose that I go to Jorvaulx myself; ye may retain as borrows my two priests.”.
She is borrowing my pen.
... One can borrow the personal experience of anyone ...
... you should borrow money from your parents to go to college, you know, that indicates ...