Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum.
- I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.
Sana konserin sıkıcı olacağını söyledim. Niçin beni dinlemedin?
- I told you the concert was going to be boring. Why didn't you believe me?
Tom can sıkıcıydı, ancak Mary değildi.
- Tom was boring, but Mary wasn't.
Tom can sıkıcıydı, ancak Mary değildi.
- Tom was boring, but Mary wasn't.
O bıktırıcı ve sıkıcıydı.
- It was tedious and boring.
Canınızı sıkmak istemiyorum.
- I don't want to bore you.
Zaten bildiğin şeyleri tekrarlayarak seni sıkmak istemiyorum.
- I don't want to bore you by repeating things you already know.
Canını sıkmak istemiyorum.
- I don't want to bore you.
Tüm öğleden sonra video oyunlarından sıkılmadın mı?
- Do you not get bored of videogames all afternoon?
Mary oyundan sıkılmış gibi görünüyor.
- Mary seems to be bored with the game.
Dürüst olmak gerekirse, onun konuşmaları her zaman bir sıkıntı.
- To be honest, his talks are always a bore.
Can sıkıntısı onun en kötü düşmanı.
- Boredom is his worst enemy.
It is common in urban areas that a great many borings exist from prior construction work.